20 Ocak 2008 Pazar

Ud

Ud ya da Ut kelimesinin aslı Arapçadır: "sarısabır veya ödağacı" anlamındaki el-oud dan gelir. Baştaki el- kelimesinin, bazı dillerde olup bazılarında olmayan harf-i tarif (belirgin tanım edatı) olduğunu bilen Türkler bu edatı atmış, geriye kalan 'oud' ('eyn, waw, dal) kelimesini de - gırtlak yapıları 'eyn'e uygun olmadığı için - "ud" şekline sokmuşlardır. Dillerinde tanım edatı olan batılılar, 11-13. yüzyıllar arasındaki Haçlı seferleri sırasında tanıyıp Avrupa'ya götürdükleri bu saza, fr:luth, en:lute, de:Laute, it:liuto, Alaud (İsp.), Luit (Dat.) gibi hep L ile başlayan isimler vermişlerdir. Hatta 'saz yapıcılığı' anlamında kullanılan 'lütye' kelimesi de yine luth'den yapılmadır (aslı Fr. luthier).

Tekne (gövde), göğüs (kapak), sap, burguluk ve teller olmak üzere beş esas elemandan meydana gelen Ud'un yapımına, eleman sıralamasında da görüldüğü gibi, tekne'den başlanır. Ud'un teknesi; gemi karinasını andıran, enine ve boyuna yapıştırılmış 4-5 cm kalınlığındaki parçalardan oluşan bir kalıp üzerine, 70 cm boy, 2 ila 4 cm en ve 3 mm kalınlıktaki dilim yaprak veya çenberlerin, çoğunlukla aralarına - hem estetik, hem sağlamlık amaçlı - kontrast renkli tek veya çift fileto'lar konularak işlenmesiyle meydana getirilir. Günümüzde bazı yapımcıların, parçaları tekne kavsine uygun boşluksuz olarak yapıştırılmış veya yine aynı formda yekpare alüminyum olarak kullandıkları kalıplar üzerine, ortada geniş, uçlarda sivri ve işlem orta eksenden başladığı için hep tek sayıda çevirdikleri dilimler, genellikle maun, ceviz, paduk., vengi, kelebek,nadiren de erik veya zeytin ağacındandır. Önceden ısıtılarak kalıbın eğimli profili kabaca verilen dilimler ütü ve ince kağıt yardımıyla kalıba çekildikten sonra, belirli yerlerdeki küçük monte çivileri çıkarılarak kalıptan alınır ve bu defa dilimlerin içbükey yüzeyi, çenber ve filetoların uzun birleşme hattı boyunca kalın kağıt veya extrafor yapıştırılarak kuvvetlendirilir.

Ud yapımı hakkında ufak bilgiler [değiştir]

Ud imalinde bazı özel bilgileri vermekte fayda görmekteyim. Yaylı sazlarda olduğu gibi udun da bir şekli (formu) var. Yapımdan önce malzemeyi şeçmek gerekir. Ud teknesi; ceviz, maun, erik, kayısı, akça ağaç, kiraz, ithal ağaçlardan magase, vengi, pelesenk gibi birçok ağaçlardan yapılmaktadır. En önemlisi kemanda da olduğu gibi üst tabladır. Seste başarı elde edebilmek için tablanın yani göğüsün kaliteli ve çok kuru ladin ağacından yapılması gerekir. Ancak güzel ve yumuşak bir ses elde etmek için tabla kalın olmamalıdır. Çünkü ses molekülleri udun teknesine aksederek tablaya yansıyarak titreşim sağlar. Bazı ud yapımcıların tablalarını tetkik ettiğimde çok kalın olduğunu gördüm bu durumda güzel ses almak mümkün değildir. Udta ses tablasının yüzde yetmiş beş önemi vardır eğer buna uyulduğu takdirde güzel ses almak mümkün olacaktır. Bu hususta konservatuvar görevlisi olan Cafer Açın beyle 1964 yılında, ud yapımcısı Fikret Özer’le 1983'te ve müzik aletleri yapımcısı Salim Usta ile fikir alışverişinde bulundum.

Ud her ne kadar Araplara mal edilmek istenmişsede aslında bir Türk sazıdır, Araplar bizden alıp gövdesini (tekne) biraz daha büyütmüşlerdir. Daha sonra Avrupa milletleri alıp tekamül ettirip, lut'u yapmışlardır. Araştırmacı arkadaşlarımdan Ali Tutan'ın ud hakkinda verdiği bilgiler internette bulunmaktadır.Fevzi Daloğlu'nun sitesinden

Hiç yorum yok: